Şişko Hikmet hanım, küçük oğlunu mahallenin elektrikli testere sesli kuaförü Ayten'e kaptırdığından beri düşmeyen tansiyonuna bulacağı şifanın yolunu çok iyi bellemişti: Büyük oğlunu o bilmiş eczacı kıza yedirmeyecekti. Sanki o hiç böyle kavil etmemiş gibi, büyük oğlan Mehmet, eczacıyla nişanı çoktan yapmış, düğün gününü belli etmiş, davetiyeleri bastırmış, evi tutmuş, gelinliği sipariş etmişti. Şişko Hikmet hanım, evdeki bet sesli geline mani olamadığından ötürü biriken tüm intikamını bundan çıkaracaktı, kararlıydı ve bir dirhemcik bile pişman değildi, derdi zoru bu kızı postalamaktı... Yapacaktı! Her laftan mânâ çıkarır, her şeyi götünden anlardı şişko Hikmet hanım. Torununu elinden tutup eczacının anasına oturmaya gittiği gün ay ne bozulmuştu, yeni dünürü kristal şekerliği sehpadan kaldırınca. "Sıçalak olursun evladım, o kadar şeker yenmez" demişti bilmiş karı. Sen benim torunumun önünden şekeri alırsın ha! Ben senin kızını nah sokarım o nikâhtan içeri diye and içmişti şişko. Bildiği tüm hain manevraları çeviren ama bu izdivaca giden yolu bir türlü bombalayamayan şişko Hikmet hanım, son kozunu, yavşak tesisatçı Kadir ile oynadı: İftira tezgâhı... Kadir, kahvedeki adamların ortasına pimi çekilmiş bir iftira saldı ki, eyvahlar olsun, bu heriflerin diline düşeceğine bok kuyusuna düş daha iyi! Eczacı gelin, eski kocasıyla halvet oluyormuş yalanı ta kulağına kadar gelen Mehmet, nikâh günü içip içip maymun kıvamına gelince, şişko Hikmet, katlanan gıdısının altında biriken ekşimiş pudraları fitillenmiş kâğıt mendili ile silip zafer müjdesini ilk ayrık diş eltisine verdi: "Kız Selma, oğlan gelmeyecek belli. Restoranın parasını da ödemiş salak, madem hepimiz buradayız, gidelim de yemek ziyan olmasın" Allah inandırsın, parası ödendi diye gelen pastayı da kesti yedi şişko Hikmet. Mehmet, Kandilli'de bir bankta damatlığıyla ağlak sarhoş nutukları atarken, gelin Kızıltoprak'ta gelinliğini kuşanmış ağlarken, şişko ve avanesi hahaha hihihi, gençlere zehrolmuş düğün yemeğini yedi, üstüne pastayı da sıyırdı... Hayattır! Bazan en sevdiğin, üstünde tepinir. Gık demezsin. Hâlbuki ne trenler geçer, ne gemiler kalkar o limanlardan.
Şişko Hikmet Hanım
Güncelleme tarihi: 10 Haz 2022
Comments