tılsımlı bir ayrıcalık: KAICY
- Hatice Kumalar
- 14 May
- 3 dakikada okunur
Gastronomi dünyasında lüks, yalnızca görsellikle sınırlı değil; aynı zamanda düşünülmüş, anlam arayışına dayanan ve özenle oluşturulmuş hikâyelerin birleşimidir. Gamze Cizreli’nin yeni mekânı Kaicy, tam da bu anlayışın bir yansıması. Tarabya’nın seçkin atmosferinde konumlanan Kaicy, modern tasarımı antik izlerle harmanlayarak, geçmişin dokusunu geleceğe taşıyan benzersiz bir deneyim sunuyor.

Gamze Cizreli, bu anlayışı; “Mirası deneyimlemenin en güçlü yollarından biri, onu yaşatmaktır. Kaicy’de sadece yemek sunmuyoruz; misafirlerimize bu coğrafyanın dokusunu, tarihini ve ruhunu hissettirmeyi amaçlıyoruz. Bu mirası modern bir dokunuşla yeniden yorumlayarak, hem tanıdık hem de sürprizlerle dolu bir deneyim sunuyoruz. Böylece geçmişi bugüne taşıyor ve gelecek nesillere aktarılacak bir bağ kuruyoruz.” sözleriyle ifade ediyor.

Kaicy’nin doğuş hikâyesi köklere, kültürel mirasa ve zamansız bir estetik anlayışına duyulan derin bağlılığın bir sonucu. Gamze Cizreli, Antakya Arkeoloji Müzesi’nde karşılaştığı eşsiz bir mozaikten ilham alarak bu mirası modern bir bakış açısıyla yeniden yorumladı. Bu mozaik, sadece koruyucu bir sembol ya da olumlu enerji kaynağı değil; aynı zamanda geçmişin yaşam felsefesini ve estetik anlayışını günümüze taşıyan bir köprü niteliğinde. İşte bu içsel keşif, Kaicy’nin yaratılmasında mihenk taşı oldu. Kaicy, lezzetli yemekler sunan bir mekân olmanın ötesinde, ziyaretçilerini kültürel bir serüvene çıkarıyor.
Mirasın Işığında Doğmuş Bir Mekân
“Kaicy, Levanten mutfağının, kültürünün ve sanatının zengin mirasını yenilikçi bir yaklaşımla sunmayı hedefleyen bir marka. Hikâyemiz, geçmişin mirasını koruyarak ona çağdaş bir yorum katmayı amaçlayan bir tutkunun peşine düşmekle başladı.” diyor Gamze Cizreli.
İlhamını ve adını, Antakya Arkeoloji Müzesi’ndeki bir Roma mozaiğinden alan Kaicy, eski çağlarda evlerin girişine yerleştirilen ve kötü enerjiyi uzak tutarak olumlu bir atmosfer yaratmayı simgeleyen bir sembol. Yunan dilinde “Ve sen, ne dilersen, sana da aynısını dilerim” anlamına gelen KAICY, misafirperverlik, iyi niyet ve pozitif enerjiyi temsil ediyor.



Kaicy’nin her köşesinde özenle seçilmiş detaylar, misafirlere yalnızca kaliteli bir yemek deneyimi sunmanın ötesine geçerek, anıların değerini ve her lokmada saklı derin öyküleri hissettirmeyi amaçlıyor. Burada gerçek lüks, varlık gösterisinden ziyade, yaşamı anlamla ve keyifle yoğurmayı ifade ediyor. Mekân, yemeği ve sohbeti de ekleyerek tam anlamıyla bir gusto deneyimi sunuyor.
Gamze Cizreli, yeni restoranının misyonunu şu sözlerle anlatıyor:
“Kaicy ile Levanten kültürünü yaşatırken geçmişin mirasını geleceğe taşımak amacıyla yola çıktık. Mekânın tasarım ve konsepti de yine Doğu Akdeniz’in zengin kültürel mirasından ilham aldı. Bu bölge, tarihin, sanatın ve kültürün iç içe geçtiği, medeniyetlerin kesişim noktası olan eşsiz bir coğrafyayı temsil ediyor.”
Tasarımda Kültürel Mirasın İzleri
Kaicy’nin iç mimarisinde, İç Mimar Derya Toros ve Sanat Küratörü Begüm Güney’in vizyonuyla estetik bir anlayış ve aynı zamanda bu toprakların yemek, sofra ve mutfak kültürünün zengin değerleri de yansıtıldı.
Mekânın zemininde, Kaicy mozaiğinden esinlenerek tasarlanan ve kaplumbağadan kartala, güneşten göze uzanan çeşitli tılsımlarla bezeli özel bir mozaik yer alıyor. Ahşap dokunun bolca kullanıldığı mekânda, zeytin ağaçları Akdeniz sıcaklığını hissettiriyor. Kaicy’ye özel tasarlanan beş sanat eseri ise bölgenin kadim bilgisini ve ruhunu misafirlerle buluşturuyor.
Ana salonun tavanında Nahide Büyükkaymakçı’nın göz alıcı cam enstalasyonu, Hatay’ın dört mevsim yeşil kalan defne yapraklarını simgeliyor. Mekânın duvarlarını süsleyen eserler arasında Aslı Özer’in “Bilge Gözlemci”, Hazal Haznedaroğlu’nun “Bring on the Light”, Hybrid’in mozaik ayna eseri, Şahika Altınsoy’un “Triptik: Yaşam Gücü”, Taner Şekercioğlu’nun ise “Sana da” adlı çalışmaları bulunuyor.
Lezzetlerin Buluşma Noktası: KAICY Mutfağı
KAICY mutfağının temel felsefesi, geleneksel Doğu Akdeniz ve Levanten tatlarını modern gastronomiyle harmanlayarak misafirlerine hem tanıdık hem de yenilikçi bir deneyim sunmak. Bu doğrultuda, yerel ve özgün malzemeler büyük bir önem taşıyor.
Menüde, Antakya enginarı Fransız usulü klasik soğan çorbasının içinde sunulurken, İskenderun karidesleri falafel kaplamayla tempura tekniğiyle kızartılıyor. Bulgur, nohut ve bakla gibi geleneksel malzemeler, modern dokunuşlarla yeniden yorumlanıyor. Örneğin, klasik nohut humusu bakla ile hazırlayarak, trüf yağı gibi yenilikçi lezzetlerle sunuyoruz.
Gamze Cizreli’nin Bitmeyen Üretkenliği
Gamze Cizreli’nin iş dünyasındaki üretkenliği, Kaicy’nin her detayına yansıyor. Bir günü adeta 72 saat gibi yaşayan Cizreli, durmaksızın yeni projeler ve markalar üretmenin heyecanını taşıyor. Onun bu sınırsız enerjisi ve vizyonu, Kaicy’yi yalnızca bir mekân olmaktan çıkararak, geleceğe dair umut ve ilham veren bir simge hâline getiriyor.
Kadınların simgeleştirildiği mart ayı vesilesiyle, her işinde titizlikle çalışan, tutkuyla ve mücadeleci bir ruhla ilerleyen Gamze Cizreli gibi kadınlarımızın sayısının artmasını temenni ediyoruz. Onların hikâyelerinin daha fazla insana ulaşmasının, toplumda büyük bir dönüşüm yaratacağına, dünyayı kadınların incelikli dokunuşlarının güzelleştireceğine yürekten inanıyoruz.
Gastronomi Yazarımız: Hatice Kumalar

Comments